30 Eylül 2014 Salı

HER 5 KADINDAN 4'Ü MEME KANSERİ RİSKİ TAŞIYOR ! MEME KANSERİYLE SAVAŞAN BESİNLER NELER?

Hemen söze başlarsak ;günlük veya haftalık beslenmemizde yer alması şiddetle gerekli besinleri sıralıyorum bayanlar :
1-Brokoli,Karnabahar,Lahana
2-Kurufasulye,Nohut,Barbunya
3-Bezelye,Börülce,Soya Fasulyesi
4-Turunçgiller
5-Domates zeytinyağı ile birlikte
6-Saflaştırılmamış buğday ,Çavdar
7-Kuşkonmaz,Pırasa,Yer Elması,Hindiba
8-Soğan,Sarımsak
9-Günlük 10 gr.Ketentohumu
10-Omega-Complex (EFA-1300mg.)
Haftalık beslenmemizde bu besinlere mutlaka yer verelim.Tüketip tüketmediğimizi yeme günlüğü tutarak check edelim.Sağlıklı dolayısıyla mutlu günler ve yarınlar..Sevgiyle kalın...

29 Eylül 2014 Pazartesi

KIŞ MEVSİMİNİN MÜZMİN HASTALIĞI : GRİP NASIL BESLENMELİ,NE YENMELİ,NE İÇİLMELİ???

Üst solunum yolları hastalığıdır,damlacık enfeksiyonu  yoluyla bulaşır.Bulaşıcıdır.Bütün vücudu etkiler.Bu hastalığa sebep olan bir çok virüs türü vardır.Halsizlik ,ürperme,başağrısı,ateş,burun tıkanıklığı,boğaz ağrısı,göğüste yanma,kuru öksürük ,sırt ağrısı,titreme nöbeti nezle görülür.Gribin tıbbi bir tedavisi yok,ancak en iyi tedavi gripten korunmaktır.Bunun için vücut direncini artırmak gereklidir.Bağışıklık sistemi güçlü kişi grip olsa da hafif şikayetlerle atlatabilir.Grip olmamak için nasıl beslenmeliyiz?Tüm besin gruplarından hergün tüketmeye çalışmalıyız.Günlük 1 kase yoğurt,1 bardak süt,1 kibrit kutusu peynir ,1 adet yumurta,bol yeşil sebze ,1 porsiyon et veya etli bir sebze yemeği,yanında 1-2 dilim esmer ekmek veya 1 kase çorba veya 3 kaşık bulgur pilavı veya kepekli makarna tüketmeliyiz.Meyvelerin antioxidant etkisinden dolayı kışın beslenmede ayrı bir önemi var.Günde kişiye özel durumlar gözönüne alınarak 3-5 porsiyon meyve ve çiğ sebze tüketmeliyiz.Meyvenin yanında kan şekerini dengelemesi için 1 avuç kadar çiğ badem veya ceviz veya fındık tüketebiliriz.Aynı şekilde 1 bardak laktozsuz süt veya tarçınlı salep veya kefir veya normal evde mayalanmış yoğurt veya probiyotik yoğurt da tüketebiliriz.C vitamininden zengin sebze ve meyveler 3-5 porsiyon tüketilmelidir.
Özellikle portakal,mandalina ,limon, greyfurt,muz,elma,ayva,sivribiber,lahana,pırasa,soğan,sarımsak hergün tüketmemiz gereken besinler arasındadır.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için eczanelerde satılan propolis,pronezya,çörekotu ,kolostrum,beta-glukan ,ekinezya,üzüm çekirdeği kapsüllerini doktor ve/veya diyetisyen kontrolünde kullanabiliriz.
Bağışıklık sisitemini güçlendirmede bitki çayları da hergün tüketilmeli.Adaçayı,kış çayı,zencefil çayı,ıhlamur çayı,biberiye çayı,kekik çayı,hatmi çiçeği çayı,papatya çayı ve lavanta çayı,tarçın,yeşilçay,beyaz çay,rooibos çayı  tüketebiliriz.
Tabi ki bu besinlerin yanında su tüketimimiz günlük 1.5-2 lt nin altına inmemelidir.
Sağlıklı bir kış mevsimi geçmesi dileğiyle,

26 Eylül 2014 Cuma

40 YAŞINDAN SONRA BEBEK ASPİRİNİ KULLANILMALI

Yapılan çalışmalarda aspirin kullanımının kolon kanseri riskini %40,meme kanseri riskini yüzde 40,prostat kanseri riskini % 40 azalttığını  biliyormuydunuz.Evet mucize aspirin.Ben 35 yaş sonrası hastalarıma ,herhangi kan sulandırıcı ilaç kullanmıyorsa hergün 1 veya 2 adet bebek aspirini öneriyorum ve bunu ılık su ile almasını tavsiye ediyorum.Mide mukozasını irrite etmemesi için.Günümüzün en önemli hastalıklarından biri olan kanserden korunma yollarından biri,hücre yaşlanmasını geciktirici etkisi de var.Ne dersiniz hergün 1-2 adet bebe aspirini almak çok zor olmasa gerek.Sağlıklı günler

25 Eylül 2014 Perşembe

KURBAN BAYRAMI GELİYOR,KURBANLIKLAR ALINACAK,İKRAMLAR HAZIRLANACAK,TEMİZLİKYAPILACAK,TATLI BİR TELAŞ


Günlük hayatımızda beslenmenin belli bir düzeni  var olmakla birlikte tatiller,bayramlarla  bu düzende(beslenme düzeni,uyku düzeni,kahvaltı düzeni gibi)  bir takım sapmalar yaşanmaktadır.Beslenme düzenimizde ; geç kahvaltı yaparak ara öğün atlama,dolayısıyla metabolizmanın yavaşlaması,kabızlık,4 saatten fazla aç kalındığı için kan şekerinin düşmesiyle  şeker yeme ,tatlı yeme isteği oluşması ve beraberinde hızlı kilo alımı oluşabilmekte ve yine misafirliklere gidildiğinde üst üste yemek yemeler ,bir öğünü  sindirmeden başka bir gıdayı ikramdan dolayı yemeler,dolayısıyla hazımsızlık şişkinlik,gaz,reflü,mide yanması ,kalp çarpıntısı gibi şikayetler hep yaşaya geldiğimiz sıkıntı ve problemlerdir.Bu problemleri yaşamamak ,sağlıklı  mutlu bir bayram geçirmek için beslenme şeklimize her zaman olduğu gibi dikkat etmekte yarar vardır.Dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralayabiliriz
Başta Kurbanlık alınırken kurbanlığın veteriner kontrolünden geçtiğinden emin olmalıyız
Kurbanlık hayvanı  hijyenik şartlar sağlanmış  yerlerde  kesimini yaptırmalıyız
Kurban etini  kesildikten hemen sonra tüketmemeye çalışın,çünkü kesilen ette ‘’Rigor Mortis’’ dediğimiz ölüm katılığı ve oksijensiz solunum yapan bakterilerin hala etin dokusunda canlılığını devam ettirdiğini ve bu durumun 24 saat sürdüğünü unutmamalıyız.Eğer bu şekilde hemen  tüketirsek etin pişmesi uzun sürer,sert olur ve sindirimi zor olur.
Etler protein yapısında olduğu için sıcak havanın da etkisiyle çabuk bozulmaya müsaittirler.Dışarıda bekletilmemelidirler.O yüzden etleri  temiz poşetlere konmuş bir şekilde ;buzdolabında maksimum 3 gün ,-2 derecede 7 gün,-32 derecede 3 -6 ay muhafaza edebiliriz.Donmuş etleri çözdürme işlemi ya buzdolabında yapılmalı yada mikrodalga fırınların defrost ayarında çözdürme işlemi gerçekleştirilmelidir.Çözülmüş etleri asla tekrardan dondurucuya koymamalıyız.Bu şekilde yaparsak bakteriyel enfeksiyonlara ve besin zehirlenmelerine sebep oluruz.
Etleri pişirirken pişirme yöntemi olarak haşlama,fırın ve ızgara yöntemlerini tercih etmeliyiz.Asla sıvıyağ veya tereyağı ilave ederek pişirmemeliyiz.Çünkü etin içindeki görünmeyen yağlar pişirme esnasında zaten dışarı çıkacağından extra yağ ilave etmenin şişmanlık,kalp-damar hastalıkları,şeker hastalığı ,hipertansiyon  gibi hastalıklara sebep olabileceğini bilmeliyiz.
Öğünlerimizde sadece et veya etli bir yemek  yememeli diğer besin grupları dediğimiz salata,yoğurt,ekmek,tahıl(çorba,pilav,makarna,kurubaklagiller) ve sebze yemeklerine de yer vermeliyiz.Hem tüketilen etin miktarı azaltılmış hem de biyoyararlılığı(vücutta kullanım derecesi) artmış olacaktır.
Eti yerken mutlaka salata veya sebze yemeği tüketimine özen göstermeliyiz.Çünkü etin içindeki demir minerali sebze ve salatanın içindeki C vitamini ile alındığında demir emilimi daha fazla olmaktadır.Et tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.Aşırıya kaçmamak için yemekten önce 1 -2 bardak su tüketilmelidir.Besin çeşitliği sağlanmalıdır.
Bayram sabahı genelde telaşlı bir şekilde başlar,bu telaş arasında kahvaltı atlanmamalıdır.Kurbanlık almaya giderken kahvaltı yapılmamışsa en azından kepekli  sandviç ekmeğine hazırlanmış bir tost ve yanında 1 kutu süt veya ayran götürülebilir.
Diğer günlerde olduğu gibi az az sık sık beslenmeye gayret edin.Öğün aralarını 2.5-3 saat olacak şekilde ayarlayın.Bir öğün çok fazla yediğinizi düşünüyorsanız fazla yediğiniz besini bir sonraki öğünde daha az yiyerek dengelemeye çalışın.
Bayram ziyaretlerinde bulunulduğunda bütün ikramları yemek zorunda değilsiniz.Bir yerde tatlı yedi iseniz diğer yerde 4-5 adet sarma veya küçük bir dilim börek yiyerek ve bir sonraki öğünden ekmek  ve yağ miktarını azaltarak yine dengeyi korumaya çalışın.
Mümkün mertebe şeker ve çikolatadan uzak durmaya çalışın.Boş kalori aldığımız için fazladan aldığımız her bir  kalori bize yağlanma ve şişmanlık  olarak geri dönecektir bunu unutmayın.
Aşırı yediğinizi düşünüyorsanız bunu hareketle ,yürüyüşle enerjiye çevirmeye çalışın.Yakın mesafe yerlerde taşıt kullanmayın.Hareket ve hareketli olmak için fırsatlar kollayın,örneğin yakın mesafe (en fazla 3 km) misafir gezmelerini yürüyerek yapabilirsiniz.
Bu bayramda ve diğer günlerde sağlıklı ve dengeli beslenmek her zaman birincil önceliğimiz olsun.
Sağlıcakla,

24 Eylül 2014 Çarşamba

ÖLÜMDEN BAŞKA HER DERDE DEVA : ÇÖREKOTU

 ''Şu çörekotunu kullanmaya devam edin çünkü onda  her derdin devası vardır ancak ölüm bunun dışındadır'' buyuruyor Peygamberimiz (s.a.v.).Gerçekten çörekotu ile ilgili bilim adamlarının araştırmaları da ciddi boyutta gelişmeler gösteriyor.Sanki doğru söyledin Ya Resulallah (s.a.v.) ,işittik ve itaat ettik.Çörekotu ve bağışıklık sistemimiz ile ilgili bir ilişki olduğu üzerinde duruluyor.Ulaşılan bilgi şu şekilde : Kanser hücreleri üzerinde.Kanser hücrelerinin normal hücreden farkı apoptozis yani hücrenin kendini stoplaması olayının olmaması devamlı büyüme,dağılma  eğiliminde olması.Bu noktadan hareketle çörekotunun içinde bulunan timoquinon kimyasalının kanser hücresinin apoptoza gitmesini uyardığına dair gelişmeler bulunmuş.Genel sağlığı korumada artık her gün 1 tatlı kaşığı kadar çörekotunun öğütülmüş veya iyi çiğneyerek tüketilmesi konusunda tavsiyelerde bulunuyorum.Ya yoğurda karıştırarak veya salataya ekleyerek tüketebiliriz.Diabet yani şeker hastalığından korunmak içinde çörekotu tüketebiliriz.Bununla ilgili de yapılan çalışmalar glikozun barsaklardan emilimini yavaşlattığını ve dolayısıyla kan şekerinde ani değişmeleri önlediği ve insülin ihtiyacı olduğunda da insülin salınımını hızlandırdığı tespit edilmiş.Çevremizde bu kadar diyabet  ve obez yapıcı etmen varken hergün 1 tatlı kaşığı çörekotu tüketmek çok zor olmasa gerek.
Biz artık bundan sonra çörekotunun adını değiştirelim veya yeni isimleri ifade edelim:
Antikanser Çörekotu
Antidiyabetik Çörekotu
Antiobez Çörekotu
İmmun Sistem Güçlendirici Çörekotu
Kalp Koruyucu Çörekotu

23 Eylül 2014 Salı

METABOLİZMAYI HIZLANDIRMAK ARTIK ÇOK KOLAY...... İŞTE 5 İPUCU !

Metabolizmanın hızlanması demek,günlük harcadığımız enerjinin artması ve dolayısıyla kilo verme veya kilo kontrolü sağlamak demektir.Metabolizmayı hızlandıracak 5 tane ip ucu veriyorum.Bunlardan birincisi SU içmek.Su tüketimi ile metabolizma hızlanması arasında pozitif bir ilişki var.Su tüketimi günlük ortalama 2-2.5 lt olmalı.Tüketilen su soğuya yakın olmalı,çünkü mide kasları kasılacağı için mide hacminde küçülmeye yardımcı olacaktır.
Metabolizmayı hızlandıran ikinci sebep KURUBAKLAGİL tüketmek.Haftada en az 2 kez kurufasulye,nohut,barbunya,yeşil mercimek 8-12 çorba kaşığı kadar ister yemek şeklinde ister haşlanmış olarak salata içerisinde tüketilmeli.
Metabolizmayı hızlandıran üçüncü etmen BALIK tüketmek.Haftada en az 2-3 kez taze balık veya ton balığı tüketilmeli.Balık tercihi mevsime uygun balıklar veya Norveç somonu,uskumru gibi omega-3 den zengin balıklar yenilmeli.Pişirme yöntemi fırında tercih edilmeli.
Metabolizmayı hızlandıran dördüncü etmen de ACI BİBER-ACI BAHARATLAR yani zencefil,zerdeçal,karabiber,acı kırmızı biber,tere tohumu.Bunun yanında yoğun tatları olan  yeşil sebzeler den tere,roka ve dereotu da metabolizmayı extra hızlandıracaktır.
Metabolizmayı hızlandıran beşinci unsur da SÜT-YOĞURT  dur.Aynı zamanda süt kalsiyumu dışkı ile yağ atımını artırır ve vücuda alınan yağlarında azalmasına yardımcı olur.Günlük 2-3 su bardağı yağsız süt,laktozsuz süt veya yoğurt,kefir,probiyotik yoğurt tüketilmeli.
Kilo fazlası olan,tiroid bezleri yavaş çalışan,kilo vermekte zorlanan  kişilerde  kesinlikle işe yarayacaktır.

22 Eylül 2014 Pazartesi

MUCİZE ROOİBOS BİTKİSİ ON PARMAĞINDA ON MARİFET

Rooibos yada Red bush tea olarak ta bilinen bu bitki yapraklarından veya yapraklarının fermente edilmesi ile elde edilen üründen hazırlanan bir çay olarak kullanılmaktadır.Toplumumuzda bir ıhlamur,adaçayı kadar bilinen bir çay değildir.Orjini Güney afrikaya dayanır ve halk arasında şifalı bir içecek olarak bilinir.Bileşiminde bol miktarda tanen,flavonoit ve mineraller bulunur.Etki mekanizmasında antioksidant aktivite  bulunur.Kullanım alanı sinirsel gerginlikte,bir takım alerjilerde ,mide-barsak rahatsızlıklarında,emzirme döneminde süt oluşumunu artırmada ,metabolizmayı hızlandırmada ,bağışıklık sistemini güçlendirmede ,kalp-damar sağlığını korumada kullanılır.Son yıllarda bu bitkinin güçlü antioxidant etkisinden dolayı kanser ve enfeksiyon hastalıkları üzerinde deneysel çalışmalar yapılmaktadır.
Ben kendim hastalarıma öneride bulunurken bu çayı daha çok gebe ve emziren annelerde öneriyorum,bağışıklık sistemi düşük olan sık viral enfeksiyon geçiren hastalarda kullanıyorum,metabolizması yavaş hastalarda da metabolizma hızlandırıcı etkisinden faydalanıyorum,sık idrar yolu enfeksiyonu geçiren kişilerde de olumlu sonuçlar alıyorum,kilo verme programlarında da güvenle kullandığım bir ürün.Piyasada marketlerde ,eczanelerde,GNC shoplarda rahatlıkla bulabileceğimiz bir çay.Herhangi bir riski olmayan herkesin keyifle içebileceği bir çay .Afiyet olsun,şifa olsun herkese



Aspalathus linearis

16 Eylül 2014 Salı

BUNLARI BİLİYORMUYDUNUZ?

  • Doyma hissi midemizin dolması ile ilgili değil besinlerin ağızda tutulma süresi ile ilgilidir.Sanıldığının aksine mideden değil,beyinden gelen bir sinyal doyma hissini verir.

  • Barsak florasını en hızlı ve en etkili düzelten gıdaların başında ''hurma '' ve ''sarımsak''gelir.

  • Vücudumuz kullanacağı enerjinin %30-40 'ını sindirim için harcar.

  • Vücudumuz 1 gram yağ yakmak için 2 lt oksijen,1 gr. karbonhidrat yakmak için 0.9 lt oksijen kullanır.

  • 1 paket Cipsin kalorisini harcamak için çocukların 6 saat, yetişkinlerinde 3 saat hızlı tempoda yürümesi gerekir.

  • 1 kutu Kola'da  35 kesme şeker kalorisi(350kal.) vardır. Kola pankreasımızın düşmanıdır.

  • Eğer sık idrar yolu enfeksiyonu geçiriyorsanız  böğürtlen çayı için.

  • Eğer göbek çevrenizde incelme ve midenizin küçülmesini istiyorsanız içeceğiniz suyu soğuk ve aç karnına için.

  • Yediğimiz gıdalar ister karbonhidrat,ister yağ,isterse protein kaynağı olsun gereksinimden fazla yendiğinde mutlaka yağa dönüşür.

  • Mide kapasitesi normalde 1200-1500 cc'dir.Bir öğünde 1-1,5 lt hacmi geçmeyecek şekilde beslenmeliyiz.

  • Yapılan araştırmalarda öğün sayısı arttıkça vücudun yağ yüzdesinin azaldığı ve bel çevresinin inceldiği görülmüş. Az az sık sık beslenmeye devam yani.

  • Genetik olarak bir kişide trigliserid,kolesterol  yüksekliği varsan aşırı meyve tüketimi tigliserid düzeyini yükseltebilir.Dikkat!

  • Tek başına B12 vitamini kullanmak yerine B komplex vitamin almak daha sağlıklı çünkü tek başına B12 alımı folik asit vitamin değerini düşürebiliyor.


15 Eylül 2014 Pazartesi

KİLO VEREMEYEN ,VERMEKTE ZORLANANLAR İÇİN ZAYIFLATAN DİYET LİSTESİ


(7.00) : Sabah kalkınca  2 bardak  su  İÇİN!

KAHVALTI(7.00)                                   : Yağsız Tost,Yumurta,Yağsız Süt Okulda Tarçınlı Adaçayı-şekersiz
                                 
ARA ÖĞÜN(10.00)                                :  Elma+Ceviz(3tüm)

ÖĞLE  YEMEĞİ(12.30-13.30)               :  Kepekli sandviç ekmeği arasına Yağsız Peynir,Yeşil                                                                                       Sebzeler,Ayran
                                
ARA ÖĞÜN(15.30-16.30)                     :   2 adet kepekli galeta veya 2-3 adet kepekli bisküvi
                                                                   1 adet meyve
                                                          
AKŞAM YEMEĞİ(18.30-19.30-20.30) :   4 kaşık sebze yemeği veya 2 kepçe çorba veya 4 kaşık                                                                                 barbunya veya 1 ince dilim esmer ekmek veya 3 kaşık makarna veya pilav
                                                                      Haftada 2 kez tavuk veya 1 adet ton balığı veya taze balık veya  köfte   1 kase  yoğurt(salatalık doğra veya yulaf ezmesi koy) veya 1 kase cacık Mevsim salata-1 tatlı kaşığı zeytinyağlı,1 dilim karpuz veya kavun veya 15 adet üzüm Yemekten Sonra Tarçınlı Yeşilçay-şekersiz
                                

ARA ÖĞÜN(21.00-22.00)                        :   1 su bardağı Kefir veya 3 top dondurma (haftada 2 kez)  veya 4 kaşık yoğurt 1 dilim taze Ananas
                                                             
YATARKEN                                              :    Tarçınlı Melisa Çayı-şekersiz

13 Eylül 2014 Cumartesi

HAVALAR BİR SOĞUK BİR SICAK ! MEVSİM DEĞİŞİYOR ! NE YAPMALI?NASIL BESLENMELİ?

Mevsim değişikliklerinde beslenmemiz ayrı bir öneme sahiptir.Mevsim değişikliği demek hava değişikliği ile birlikte havadaki floranın da değişmesi yani hastalık yapan mikroorganizmaların değişmesi demektir.Hani çocuklarımızı doktora götürürüz de doktor der ya zaten bu havalar rota virüsü zamanı veya otit zamanı,tonsilit  zamanı.Böyle bir enfeksiyona maruz kalmamak adına özellikle tüketimine dikkat edeceğimiz nokta MEYVE ve SEBZE tüketimi olmalıdır.İçeriğinde bulunan vitamin ve mineraller bağışıklık sistemimizi güçlendirecek hasta olsak bile hastalığı hafif atlatacağızdır.Özellikle hasta olma durumu en çok çocuklarımızı zorlar,okula gitme durumunu etkiler,ders başarısını etkiler. Biz biz olalım hasta olmamanın yollarını araştıralım. Gelin isterseniz hep birlikte besinlerde bulunan vitamin ve mineralleri  tanıyalım.
Vücuda alındığında enerji açığa çıkarmayan  ancak metabolizmada katalizör görevi yapan organik maddelerdir.Birçok bilim adamı normal,büyüme ve gelişmenin sağlanmasında vitaminlerin elzem olduğunu ortaya koymuşlardır.Vitaminleri yağda çözünen ve suda eriyen şeklinde sınıflandırırız.Yağda çözünen vitaminler A,D,E ve K vitaminleridir.Suda eriyen vitaminler de 3 başlıkta toplayabiliriz.1.si B komplex vitaminler yani enerji üretiminde yer alan vitaminlerdir.Bunlar:Tiamin,Riboflavin,Niasin,Pantotenik asit ve biotin vitaminidir.2.cisi Kan yapan B komplex vitaminler vardır.Bunlar:Folik asit ile B12 vitaminidir.Piridoksin (B6) vitamini de hem kan yapımında hem de enerji üretiminde yer alır.3.sü ve son olarak Cvitamini de suda eriyen vitaminlerdendir.
Şimdi sıra geldi nasıl bir mevsim değişikliği beslenmesi sergilemeye.....

Sabah uyanınca 1 bardak kaynar suya 1 dilim taze zencefil,limon ve 1 adet çubuk tarçınla hazırladığımız çayı içiyoruz.Daha sonra kahvaltıda mutlaka  sebze ve meyve bulunmasına özen gösterin.Yeşil yapraklı sebze tüketimi çok önemli,özellikle dereotu,tere ve roka ,birinden birisi hergün 1 bağ 3 öğüne dağıtılarak tüketilmeli. Az yağlı peynir ve yumurta ,yanında 1 dilim esmer ekmek ve 1 tatlı kaşığı bal veya pekmez
Öğlen-Akşam yemeğinde ise:  sızma zeytinyağlı  ton balıklı veya peynirli bir salata veya etli sebze yemeği veya fırında,ızgarada balık veya köfte veya tavuk,yoğurt veya ayran veya kefir,1 dilim esmer ekmek
Ara öğünlerde : Meyve ,yanında 1 avuç çiğ badem veya ceviz veya çiğ fındık veya 1 bardak süt veya kefir
Bitki çaylarında hergün tüketimine özen göstereceğimiz çaylara geldi sıra:
sabahları : taze zencefil,limon,tarçınlı su,1 çay kaşığı bal veya kışçayı adı altında piyasada bulunan karışık çayı da içebilrisiniz.
kahvaltıdan sonra: tarçınlı,limon dilimli adaçayı
Öğleden sonra: tarçınlı yeşilçay
İkindi : şekersiz türk kahvesi veya yeşil kahve çekirdekli sade neskafe-green blend
Gece yatmaya yakın tarçınlı bir melisa çayı
Doğal beslenmeyle birlikte besin olup kapsül halinde eczanelerde satılan gıda takviyelerinden de kullanabiliriz.Örneğin Afye-Propolis,Afye-Pronezya,Afye-Arı sütü,GNC-probiyotik complex gibi.
Ben hergün çocuklarıma pronezya ,kendime de propolis alıyorum.Haftada en az 1 kez de probiyotik complex alıyorum.
İşte oldu zırhlarımızı giydik,kışa hazırız.

12 Eylül 2014 Cuma

ÇOCUKLARIMIZ NASIL BESLENİRSE DAHA SAĞLIKLI DAHA BAŞARILI OLUR ?


Hızlı büyüme ve gelişme nedeni ile çocukların pek çok besin öğesine olan ihtiyacı hayatın diğer dönemlerine oranla daha fazladır. Bu dönemde çocukların doğru beslenme alışkanlıkları kazanmaları ile yeterli ve dengeli beslenmeleri oldukça önemlidir. Beslenme, açlık duygusunu bastırmak karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Büyüme ,  gelişme ve sağlıklı olmak için gerekli öğeleri besinlerle vücuda alarak kullanmaya beslenme denir.
Okul çağı çocuklarında beslenme ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü 6-11 yaşı kapsadığı için büyüme, gelişmenin en hızlı olduğu ve yaşam boyu sürecek davranışların kazanıldığı bir dönemdir. En hızlı büyüme kızlarda 10-12 yaş, erkeklerde 11-14 yaşta başlar.  
Besinlerle vücuda aldığımız öğeler; karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitamin-mineraller, su ve posadır.
Karbonhidratlar pirinç, patates, bulgur, ekmek, meyve gibi besinlerde belli oranda bulunur. Vücudumuzun çalışması için , hareketlerimizi yapabilmek için , beynimizin çalışması için gerekli olan enerjinin büyük bir kısmı karbonhidratlardan sağlanır. Okula giden çocuklar günlük 3-5 dilim tam buğday unundan yapılmış ekmekle,2 porsiyon çorba ,pilav, makarna  ya da  kurubaklagiller ve bununla birlikte ara öğün olarak 1 dilim börek veya kek veya 1 adet poaça tükettiklerinde günlük karbonhidrat ihtiyacını karşılamış olurlar.
Proteinler et, tavuk, balık, yumurta, kurubaklagiller, süt ve yoğurt gibi besinlerde bulunur. Büyüme, gelişme, kan yapımı, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, kas dokusunun yapımı ve kasların güçlenmesi  için gerekli olan demir, çinko, kalsiyum, fosfor, A vitamini, D vitamini, B vitaminleri ihtiyacı protein kaynaklarından  sağlanır. Okula giden çocuklar her gün 2-3 köfte büyüklüğünde et, tavuk, balık tüketmeli, balık haftada en az 2 kez yenmeli ,haftada 2 kez de etli kurubaklagil yemeği yenmelidir. Yumurta  alerjisi yoksa her gün 1 adet yumurta yemeli , kemik gelişimi ve kalsiyum, fosfor ve B2 vitamini ihtiyacını karşılamak için her gün 1 kibrit kutusu peynir yemeli,2 su bardağı  süt ,1 kase de  yoğurt tüketmelidirler.
Yağlar yüksek enerji içeriğine sahip olup yağda eriyen vitaminlerin(A,D,E,K vitamini) emilimini sağladığı için günlük beslenmemizde yer almalıdır. Yağ kaynakları  zeytin, zeytin yağı, susam, susam yağı, ayçekirdeği, ayçiçeği yağı, kabak çekirdeği, mısır, mısırözü yağı, fındık, fındık yağı, ceviz, badem, fıstık, tereyağı, kakao gibi besinlerde bulunur. Yüksek kalori içerdiği için aşırı tüketimlerden kaçınılmalıdır. Vitaminlerin emilimi, vücut ısısının optimal dengesi , beyin gelişimi, eklem sağlığı ,kalp-damar sağlığı için okula giden çocuklar günlük 1 avuç kavrulmamış çiğ badem veya fındık veya ceviz tüketmelidirler.

Vitamin ve mineraller  vücut işlevlerini düzenleyici etkileriyle ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle görev yapar. Kemiklerimizin gelişimini sağlar, bizi hastalıklara karşı korur, görmemizi sağlar, antioksidan  özelliğiyle vücudumuzda oluşan zararlı maddeleri yok eder, vücudumuzda oksijeni dokulara taşıyan kanı yapar. Demir kaynağı olan eti tüketirken mutlaka C vitamini kaynaklarından sebze ve meyve ile tüketmemiz  demirin emilimini artıracağından bizi kansızlığa karşı korur. Okul çağı çocuklarında sıklıkla görülen hastalıkların başında da demir eksikliği anemisi  gelir.Vitamin ve mineraller tüm sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunur. Aynı zamanda tahıllarda, et ürünlerinde, süt ürünlerinde, yumurtada ve yağlı tohumlarda da belli oranlarda belli vitamin ve mineraller bulunur. Dolayısıyla günlük olarak tüketmemiz gereken besinleri yeterli miktarda tüketebilirsek vücudumuz için gerekli bütün vitamin-mineralleri  almış oluruz. Okul çağı çocuklarımız her gün vitamin, mineral, yağ ve posa gereksinimi için 2 porsiyon zeytinyağlı bir sebze yemeği veya zeytinyağlı bir salata  veya günlük 3 porsiyon meyve tüketmelidirler. Tüketmemiz gereken sebzenin 1 porsiyonunun koyu yeşil yapraklı sebzelerden oluşması, meyvelerden de en az 1-2 porsiyonunun C vitamini içeriği yüksek turunçgillerden oluşması yeterli vitamin ve minerali almamızı sağlar.
Vücudumuzun % 60’ı su ve vücutta cereyan eden olayların çoğu sıvı çözelti içinde oluştuğu için su da bizim için en önemli besin öğelerinden bir tanesidir. Çocuklarında en çok tüketmekte zorlandığı veya unuttuğu bir besindir. Okul çağı çocukları günlük 8-10 bardak su tüketmelidirler. Su tüketmediklerinde başta kabızlık, halsizlik, isteksizlik, uyku hali, konsantrasyon düşüklüğü gibi çocuklarımızda hiç de istemediğimiz durumlar oluşturur. Büyüme ve gelişmeyi ,okul başarısını olumsuz yönde etkiler.

Okul çağındaki çocuklarımız genellikle sabah uykudan ödün vermedikleri için kahvaltı yapmadan okula giderler veya kantinden örneğin bir gofret 1 meyve suyu alarak yetersiz beslenmeye davetiye çıkarırlar. Uzmanlara göre beynin performansı için en önemli öğün kahvaltı. Düzenli kahvaltı yapmayan öğrencilerde; zor öğrenme, derse karşı ilgisizlik ve başarı düzeylerinde azalma  görülmüştür. Kahvaltı yapmayan öğrencilerde özellikle vitamin ve mineral yetersizlikleri nedeniyle kansızlık görülme riskinin arttığı,  dikkat sürelerinin kısaldığı, algılamalarının azaldığı, öğrenmede güçlük ve davranış bozuklukları çektikleri, okulda devamsızlık sürelerinin uzadığı  ortaya konmuştur.   Çocuklarda büyüme ve gelişme hızlı olduğundan çabuk acıkacak ve açlığını abur cubur gıdalarla karşılayacaktır. Çocuklarımızın kahvaltı alışkanlığı kazanmaları son derece önemlidir.
Kahvaltıda 1 su bardağı süt veya taze sıkılmış meyve suyu,1 kibrit kutusu peynir ya da bir yumurta,1 tatlı kaşığı tereyağı ya da 5 adet zeytin veya 3 tüm ceviz ,2 tatlı kaşığı bal, reçel ya da pekmez,2 dilim (orta büyüklükte) tam tahıllı ekmek yemeleri yeterli ve dengeli bir kahvaltıya örnektir. Bu kahvaltıya alternatif olarak tam tahıllı ekmekten yapılmış kaşarlı tost,1 kutu süt,3 tüm ceviz,3 adet kuru kayısı da  beslenme çantasına konularak  eğer geç kaldı ise okula gidince kahvaltı yapması sağlanabilir. Çocuğumuz eğer mısır gevreklerini seviyorsa haftada 2-3 kez yiyebilir. Mısır gevreği alırken tam tahıllı mısır gevreği almaya özen gösterelim.1 kase tam tahıllı mısır gevreği, yanında 1 adet yumurta,10 adet badem ,1 avuç siyah kuru üzüm sağlıklı  bir kahvaltı alternatifidir.
Öğle ve akşam  yemeğinde 1 kase etli sebze yemeği veya 1 porsiyon köfte, balık veya tavuk ,1 kase yoğurt,1 tabak zeytinyağlı salata,2 dilim tam tahıllı ekmek şeklinde tüketerek hem protein, hem enerji, hem de vitamin ve posa ihtiyacını karşılamış olacaktır.
 Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür.  Günlük tüketilecek besinlerin 3 ana, 3 ara öğünde alınması en uygun olanıdır. Bu 1 porsiyon meyve ile birlikte 1 kutu süt veya 1 porsiyon meyve ile birlikte3-4 adet kraker şeklinde olabilir. Öğleden sonraki  ara öğünde 1 dilim kek veya poaça veya börek yanına 1 adet ayran veya 1 kutu süt şeklinde olabilir. Yatmadan 2 saat önce 1 bardak süt ile birlikte 1 porsiyon meyve yemelidir.

Okula giden  çocuklarda beslenme kadar uyku düzeni de son derece önemlidir. En az 10 saat uyku uyumaları büyüme ve gelişme açısında oldukça önemli. Çünkü uyku anında büyüme hormonu artar, stres hormonları azalır, sindirim sistemi çalışır, bağışıklık sistemi çalışır.

Okul çağı çocuklarda yine dengeli beslenme ve uyku kadar önemli bir diğer etki fiziksel aktivitede bulunmaktır. Vücudun düzenli çalışması, tüketilen besinlerin vücuda yararlılığının artırılması, çocukların fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimlerine olumlu katkı sağlamaları açısından ve de çağın yaygın hastalığı obezite ile mücadelede fiziksel aktivitenin olması gerekmektedir. Bunun için her gün yarım saat-45dk. aralıksız tempolu yürüyüş veya hareket veya spor yapmayı teşvik etmeliyiz. Uzun süreli televizyon seyretmekten ve bilgisayar kullanımından kaçınmalı, günde 2 saatten fazla bilgisayar veya televizyon başında vakit geçirilmesine izin vermemeliyiz. Çocuklarımızın sevdikleri herhangi bir spor dalı ile ilgilenmelerini aile bireyleri ve okul yönetimi olarak sağlamalıyız.
 
Sonuç olarak okula giden çocuklarda beslenmeye bağlı sağlık sorunlarını en aza indirmek için
 vücut ağırlığı kontrol edilmeli, fiziksel aktivite artırılmalı, şeker tüketimi azaltılmalı, fast food tüketimi azaltılmalı, kahvaltı mutlaka yapılmalı, öğün düzeni kazandırılmalı(3 ana 3 ara öğün),dört besin grubundan yeterince alması sağlanmalı(süt grubu, et grubu, tahıl grubu, sebze-meyve grubu),yeterince su tüketilmeli(8-10 bardak),diş çürükleri ve obezite açısından gazlı, şekerli içeceklerden uzak durulmalı, öğün atlamamalı, düzenli egzersiz yapmalı, düzenli güneşe çıkmalı ve büyüme için son derece önemli olan D vitamini kaynaklarından(güneş, balık, yumurta, süt ürünleri) faydalanmalı, derse iyi odaklanmak için yağlı tohumlardan ceviz, çiğ fındık, çiğ badem yenmeli, haftada 2-3 kez omega 3 içeriği zengin somon balığı tüketilmeli ,ezber gücünü artırmak için A vitamini içeren havuç tüketilmeli, kemik gelişimi için, stressiz öğrenmeyi sağlaması açısından kalsiyum ve B vitamini kaynağı süt, yoğurt, kefir ,ayran tüketilmeli, bağışıklık sistemini güçlendirme adına da başta sebze ve meyveler bol tüketilmeli ,her besin grubundan yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmek gerekli.
Zencefil ,günlük ,üzüm çekirdeği gibi gıdalar, arı sütü ve propolis gibi arı ürünleri de alerjisi olmayan çocuklar için mevsim değişikliklerinde ,kış aylarında vücut direncini güçlendirmesi adına  kullanılmasını tavsiye ederim.

Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme herkes için özellikle de okul çağındaki çocuklarımız  için son derece gereklidir. Çünkü bu dönemde kazanılacak beslenme alışkanlıkları yaşam boyu sürdürülmektedir.

Sağlıklı çocuklar ,sağlıklı yarınlar demektir.

 

11 Eylül 2014 Perşembe

KABIZLIK İÇİN SÜPER TAVSİYELER


 

*AKŞAMDAN 1 BARDAK SICAK SUYA   ; 3-4 ADET TAZE NANE YAPRAĞI
                                                                     1 TATLI KAŞIĞI TANE KİMYON 
İLAVE EDİN.SABAH  KALKINCA AÇ KARNINA İÇİN !
*GÜNDE 2 KEZ   PROBİYOTİK  YOĞURT YİYİN!
*GÜNDE  5 TÜM CEVİZ İLE BİRLİKTE 1 ADET PORTAKAL VEYA 1 ADET ARMUT TÜKETİN!
*GÜNDE 10-12 BARDAK SU TÜKETİN!
*HER ÖĞÜNDEN ÖNCE 2 BARDAK SU TÜKETİN!
* AZ AZ SIK SIK BESLENİN !3 ANA 3 ARA ÖĞÜN!ÖĞÜN ARASI 3 SAAT OLACAK ŞEKİLDE BESLENİN!
*GÜNDE 3 ADET KURU KAYISI VEYA 5 ADET KURU ERİK TÜKETİN!
*GÜNDE 2- 3 TABAK  ZEYTİNYAĞLI SALATA TÜKETİN!
*GÜNDE 1 BARDAK REZENE ÇAYI TÜKETİN!
*KABUKSUZ  ELMA ,ŞEFTALİ,MUZ,PATATES,PİRİNÇ ,BEYAZ EKMEK TÜKETMEYİNİZ!

*KEPEKLİ EKMEK VEYA TAM BUĞDAY EKMEĞİ  ÇAVDAR EKMEĞİ TÜKETİN!

*HAFTADA 2 KEZ KURUBAKLAGİL YEMEĞİ(kurufasulye,nohut,barbunya)TÜKETİN!

*HERGÜN 8 ÇORBA KAŞIĞI SEBZE YEMEĞİ TÜKETİN!(ÖZELLİKLE BAMYA)
 
*GÜNDE 1 FİNCAN TÜRK KAHVESİ  TÜKETİN!
 

*DÜZENLİ EGZERSİZ YAPIN!

 

·         DÜZENLİ TUVALET ALIŞKANLIĞI KAZANIN!HERGÜN AYNI SAATTE

 

Diyare (ishal) durumunda Nasıl Beslenmeliyiz?

Malumumuzdur ki her evde en az 1 karın ağrısı ishal vakası yaşamışızdır.Nedir ne değildir diye uzun uzun anlatmayacağım.Bir diyetisyen olarak önerilerde bulunacağım.
  1. Tabi ki önce doktora başvurmalıyız!
  2. İshal vücutta sıvı ve elektrolit kaybına sebep olduğu için,bu kayıpları tekrar yerine koymalıyız.Hergün 12-15 bardak su tüketmeliyiz!
  3. Mineral ihtiyacını karşılamak için başta şekersiz ve açıldıktan sonra bekletilmiş madensuyunu hergün 2 adet içmeliyiz!
  4. Barsak hareketlerini azaltmak,vitamin,mineral dengesini sağlamak için hergün en az 1 adet muz,kabuksuz elma,kabuksuz şeftali yemeliyiz!
  5. Karanfil baharatının barsakları temizleyici ve hareketlerini azaltıcı etkisiyle hergün sabah - akşam 1 çay kaşığı öğütülmüş veya tane karanfili aç karnına almalıyız.
  6. Enerji ihtiyacımızı karşılaması adına her gün en az 1 adet haşlanmış patates,6 kaşık yağsız haşlanmış makarna veya 6 kaşık haşlanmış pirinç lapası veya 1-3 kase yağsız,yoğurtlu pirinç çorbası veya 1 paket sade tuzlu kraker veya  3-5 dilim beyaz ekmek tüketmeliyiz!
  7. Protein ve mineral gereksinimi için hergün en az 3 su bardağı yoğurt veya 6 su bardağı ayran veya kefir veya probiyotik yoğurt ve 2-3 kibrit kutusu yağsız peynir  tüketmeliyiz!
  8. Tuz kaybı olduğundan tuzlu ayran tüketmeliyiz!
  9. Yemeklerimizi tuzsuz yememeliyiz!
  10. Lif oranı yüksek kurubaklagil,çiğ sebze,meyve tüketiminden kaçınmalıyız
  11. Yağlı,baharatlı,hazır ürünler ve şarküteri ürünlerinden uzak durmalıyız!
  12. Kaynamış veya hazır su tüketelim!
  13. Günlük 1 tatlı kaşığı bal ile mide barsak temizleyici özelliğinden dolayı aç karnına  ılık bal şerbeti hazırlayalım!
  14. 3 ana 3 ara öğün şeklinde az az,sık sık beslenmeliyiz!Öğün araları 2-3 saat olacak şekilde ayarlamalıyız!
  15. Sinameki gibi barsak fonksiyonlarını bozan bitkileri tüketmemeliyiz!
  16. Barsak florasını güçlendirmesi için probiyotik tabletler kullanmalıyız! 
  17. Mide bulantısını gidermesi için Taze zencefilli limon kabuklu bitki çayı içmeliyiz!

9 Eylül 2014 Salı


OBEZİTE NEDİR?

Obezite yani şişmanlık ; harcadığımızdan fazla enerji alımı ile başlayan ve vücudumuzdaki yağ dokusunun artışı olarak devam eden ve genetik mirasımız ,çevresel nedenler ve fiziksel aktivitemizin yetersizliği birlikteliğiyle süregelen ve diabet,hipertansiyon,metabolik sendrom,kanser,eklem dejenerasyon hastalıkları,depresyon,adet düzensizliği,infertilite gibi hastalıklara potansiyel oluşturan  kronik bir hastalıktır.

8 Eylül 2014 Pazartesi

MS hastaları nasıl beslenmelidir ?


Multıpl Skleroz Hastalığında Beslenme Yaklaşımları
MS hastalığı genellikle genç erişkinlerde görülen  ve ilerleyen sinir rahatsızlıkları sendromudur. Nedeni,sinir hücrelerini çevreleyen miyelin kılıfın giderek yok olmasıdır. Miyelin kılıfın başlıca görevi  sinir iletilerinin taşınmasını kolaylaştırmaktır. Miyelin kılıf olmazsa sinir işlevi bozulur.MS olgularının yaklaşık üçte ikisi 20-40 yaş arasındadır. Kadınlarda biraz daha sık görülür.MS hastalığının coğrafik dağılımında yüksek risk bölgeleri ABD, Kanada, İngiltere, İskandinavya, Kuzey  Avrupa ,Yeni Zelanda  olarak sayılabilir.
MS hastalığı nöroloji doktoru tarafından takip edilir. Tedavisinde güncel yaklaşımlar kısaca interferon ve ilaç tedavisidir.
MS hastalığında doğal tedavi açısından üç ana yaklaşım bulunur. Beslenmeye yönelik ,besin desteklerine yönelik ve fiziksel tedavi.Bu yazı  da  beslenmeye yönelik bilgiler mevcuttur.
Beslenmeye yönelik tedavide ana esas doymuş yağlardan(tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı, hayvansal protein) düşük ,doymamış (ayçiçek yağı, zeytinyağı, ketentohumu yağı ,balık yağı, soya yağı, hodan yağı, boraj yağı)yağlardan yüksek bir diyetin MS hastalık sürecini geciktirdiği ve atak sayısını azalttığı sonucuna varılmıştır. Esansiyel (elzem) yağ asit içeriğinin yüksek olması otoimmün yanıtı azaltır, beyne kan gidişini artırır. Esansiyel yağ asitleri w-3 ve w-6  yağ asitleridir.w-3 (alfa linolenik asit) daha çok uskumru, sardalya, somon balığında, ceviz, badem, soya filizi, kurufasulye, ketentohumu, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Genel olarak omega-3 yağ asitleri “iyi” yağ asitleri; omega-6 yağ asitleri (ayçiçekyağı, mısırözüyağı, soya yağı) “kötü” yağ asitleri olarak bilinir. Ancak bütün omega-6 yağ asitlerini “kötü yağlar” olarak genellemek doğru bir yaklaşım değildir. Aldığımız omega-6  yağ asitlerinin bir kısmı gamma linolenik aside (GLA) çevrilir . Ancak modern yaşamdaki bir çok faktör (alkol tüketimi, doymuş yağ tüketimi, trans-yağ asitleri tüketimi ; Diabet, yaşlanma, stres, ilaçlar ve viral enfeksiyonlar) vücudun omega-6 yağ asidinden GLA sentezini engellemektedir. Tüm bu faktörler D6D (delta 6 desatüraz) enzimini bloke ederek bu etkiyi göstermektedirler. Bu yüzden GLA ‘nın besin takviyesi olarak kullanılması gerekebilir. Piyasada, eczanelerde  omega komplex adı altında bulunur.
 MS hastalarının  Omega 3(w-3) yağ asitlerinden zengin beslenmesi  beslenmesinde  balık, ceviz, semizotu üçlüsüne hergün ya da haftada en  az  3-4 kez yer vermesi uygun olur.
w-6 yağ asidinin içinde bulunan GLA pişirme sırasında etkinliği kaybolduğu için GLA kapsülü olarak alınabilir.
MS hastası günde 10 gramdan fazla doymuş yağ almamalıdır.Bunu sağlayabilmek için tereyağı, kuyrukyağı, iç yağı hiç tüketmemelidir. Süt,yoğurt ve peynirin yarım yağlı  ya da yağsız olanını tercih etmek uygun olabilir.
Literatürde MS hastalığı ile ilgili besin alerjilerinin de rolü olduğuna dair popüler bir görüş vardır.
Böyle bir kuramı düşündüren ise MS’in coğrafi dağılımı ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmıştır. Şöyle ki ; Bu coğrafi bölgeler genelde çiftçilikle uğraşılan bölgeler yani : sütten ve tahıldan zengin bir beslenme şekli  vardır. Bu kuramı kanıtlayan bir bilimsel çalışma olmasa da bazı kişilerin bundan yarar gördüğüne dair anekdotlar vardır.MS hastası şunu deneyebilir.Süt yerine yoğurt,kefir ,ayran,probiyotik yoğurtlar tüketebilir veya laktazlı süt  ya da keçi sütü tüketebilir.Tahıl tercih ederken de mısır ekmeği veya tam çavdar ekmeği  veya glutensiz ekmek  tüketebilir.
Pek çok bilimsel araştırma MS hastalarında serbest radikalleri temizleme kapasitesinin azalmış olduğunu ortaya koymuştur. Bunda ana sebep antioxidant enzim glutatyon  peroksidaz aktivitesindeki azalmadır. Azalan aktivite düzeyi sinirlerdeki  hasara karşı miyelin kılıfı özellikle duyarlı hale getirir. Serbest radikallere maruz kalmaya karşı yanıt olarak lipid peroxidler oluşur. Glutatyon peroxidaz enziminin  bir kısmı selenyuma bağlıdır. Selenyumun düşük olduğu bölgeler MS olgularının sıkça görüldüğü bölgelerdir.
 Selenyum, C vitamini ve E vitamininden zengin bir beslenmenin MS hastalığının gidişatına olumlu katkıları olabilir. Bu vitaminlerden zengin bir beslenme için hayvansal ve bitkisel besin kaynaklarını yeterli ve dengeli bir şekilde tüketilmeli. Selenyum kaynakları : deniz ürünleri, böbrek, yürek ve diğer etler ve bitkisel kaynaklardır. Bitkisel kaynaklar pişirilirken selenyumun bir kısmı buharlaşarak kaybolmaktadır. Selenyum durumunun göstergeleri; diyetle alım düzeyi, kandaki düzeyi  ve glutatyon peroxidaz aktivitedir. Plazma düzeyi 44-64 ng/ml’dir. Selenyum  dengesi ABD ‘inde 12 mcg/gün iken Çin’de 1,8 mcg/gün bulunmuştur. Toprağın selenyumdan yetersiz olması bunun başlıca nedenidir. Günlük önerilen selenyum alım düzeyi yetişkinlerde 55 mcg ‘dır. Aşırı alım tırnak ve saçlarda dökülme, sindirim ve sinir sistemi bozuklukları şeklinde toksik etki göstermiştir. Günlük 1 mg’dan çok alım toksik sayılır.
                  E vitamini de antioxidan etkinlik gösterir, bu etkinliği α-tokoferol türevleri gösterir. Özellikle mide,barsak ve karaciğer hücrelerinde A vitamininin oksidasyonunu önler. Doymamış yağ asitlerinin vücut dokularında oksidasyonunu  önler. Hücre zarının yapısına giren çoklu doymamış yağ asitlerinin oksidasyon etkisiyle yıkımını önler. Günlük  gereksinim 15 mg α-tokoferol  eşdeğeri  E vitaminidir. Gereksinmenin 80-100 katı alımının zararlı etkisi görülmemiştir. En zengin E vitamini kaynağı yağlı tohumlardır. Başta soya yağı ,diğer bitkisel yağlar, fındık, fıstık, ceviz ,badem, buğday özü(rüşeym) dir.
           C vitamini de aynı E vitamini ve Selenyum gibi  antioxidant etki göstermektedir. C vitamini özellik olarak suda kolayca çözünen bir vitamindir. Su içinde besinler pişirilirken C vitamini pişirme suyuna geçer. Pişirme sırasında eklenen alkalilerde vitamin aktivitesinin kaybına yol açar. Günlük C vitamini alımı 90 mg/gün’dır.1 tabak salatada yaklaşık 80-120 mg C vitamini bulunmaktadır. Bu yüzden MS hastalarının günde 3 kez çiğ sebze ve meyve yemeye özen göstermeleri uygun olabilir. Pişmiş sebzelerde vitamin kayıpları olabilir, çiğ meyvelerde kesildikten sonra hemen tüketilmeli ve ışığa maruz bırakılmamalıdır. C vitamini  kayıpları olur. C vitaminin en önemli kaynakları sebze ve meyvelerdir. Bir sebze ve meyvenin C vitamini değeri türüne , yetiştiği toprağa, iklime ve olgunluk derecesine göre değişir. Genellikle ham sebze ve meyve iyice olgunlaşmışından daha çok C vitamini kapsar. Yine güneş ışığından çok yararlanan bitkilerin C vitamini değerleri güneş ışığı az olanlardan yüksektir. En çok C vitamini bulunan besinler :  Kuşburnu,kızılcık, maydonoz, yeşil sivri biber,karnabahar,ıspanak,çilek,portakal,greyfurt,limon vb. dir.
          D vitamininin immün sistemde önemli anahtar rolü olduğu üzerine yapılan birçok araştırma vardır.Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda,toplumda artan MS insidansının düşük D vitamini(25(OH)D3) seviyesiyle açıklanabileceği ve dolayısıyla VitaminD eksikliğinin MS gelişmesinde önemli bir risk faktörü olduğu belirtilmiştir .D vitamininin MS oluşumunu engelleyici immunomodulatör etkisinin olduğu ve D vitamini alımının MS başlangıcından önce hastalığa bağlı nörodejenerasyonu yavaşlattığı belirtilmektedir.MS ‘li  hastalarda D vitamini desteğinin inflamatuar öncüsü sitokinleri azaltırken, antienflamatuar sitokin salınımını arttırmaktadır. Altı ay süre ile günde 1000 IU D vitamini desteği yapılan MS’li olgularda serum 25(OH)D ile anti-enflamatuar sitokinler (TGFbeta-1, IL-13) düzeylerinde artma saptanmıştır. MS prevalansının düşük olduğu güneş gören coğrafyada yaşayanlarda yapılan çalışmalarda MS’ den  korunmak için gerekli optimal serum D vitamini düzeyinin 100 nmol/L (40 ng/ml)’nin üzerinde olması gerektiği bildirilmektedir. Bu serum düzeyine ulaşılabilmesi için güneş ışığından yoksun bir kişinin günde 100 mcg D vitamini  desteği alması gerekmektedir.
Sonradan ortaya çıkan B12 vitamin yetersizliği ve bu vitaminle ilgili doğuştan gelen metabolizma kusurları, merkezi sinir sistemindeki sinir liflerinde miyelinsizleşmenin bilinen nedenleridir. Literatürde MS hastalarının kan serumunda , alyuvarlarında  ve merkezi sinir sisteminde B12 vitamini düzeylerinin düşük olduğuna ilişkin bulgular vardır. Merkezi sinir sistemi ile birlikte  B12 vitamini eksikliği hastalığı agresifleştirebilir veya bir başka miyelinsizleşme nedenini uyarabilir. İnsan B12 gereksinmesini hayvan dokularından ve mikroorganizmalardan sağlar. İnsan dışkısı ile günde 5 mcg civarında vitamin B12 atılır. Bu, kalın barsaktaki bakteriler tarafından sentezlenir. Vitamin B12 ince barsağın ileum bölgesinden emildiğinden kalın barsakta sentezlenen vitaminden insan yararlanamaz. Bazı araştırma raporları ,ince barsak bakterilerinin de önemli miktarda vitamin B12 sentezlediklerini göstermektedir. Pseudomonas, Kleksilla, clostridia, veillonella ve fusiform bakterileri, vitamin B12 sentezlemektedirler. İnce barsakta sentezlenen B12 ‘nin bir kısmının ortamda bulunan serbest intrinsik etmenle bağlanarak emilebildiği  sanılmaktadır. Bitkisel besinlerin ince barsak mikroflorasının B12 sentezlenmesine yardımcı olduğu ,böylece yalnız bitkisel besinlerle beslenen insanlarda ,vejetaryenlerde beklenen düzeyde vitamin B12 yetersizliğinin görülmediği bildirilmiştir. Sakatat,et,süt,yumurta,balık  B12 vitamininin en iyi kaynaklarıdır.
Egzersiz yapmak ,yürüyüş yapmak ,platez yapmak MS hastalarının genel sağlığını önemli ölçüde iyileştirdiği ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediği yapılan çalışmalarda saptanmıştır.
Çok etkili olduğu kanıtlanmamış olsa da ginkgo bloba ekstresinin antioxidant aktivasyonu düşünülerek kullanımı önerilebilir,yine ozon tedavisi  doktor kontrolünde önerilebilir.Yine hasta doktor tarafından  emilim bozukluğu açısından değerlendirilmeli gerekli durumlarda protein sindirim enzimleri içeren  pankreas ekstreleri,bromelain,papain preparatları  kullanılabilir.
Özet olarak  MS hastalarının beslenmelerinde pratik tavsiyeler şu şekilde özetlenebilir  ;
Hergün yada Haftada 3-4 kez balık tüketilebilir, somon, uskumru  ,ton balığı gibi soğuk su balıkları
Her gün elzem yağ asitleri(w-3,w-6,w-9=omega kompleks )  besin desteği şeklinde suplement olarak alınabilir
Kırmızı etten, şarküteri ürünlerinden mümkün olduğunca   uzak durulabilir, hayvansal protein ihtiyacı sıklıkla balıktan karşılanabilir
Süt yerine yoğurt, kefir, probiyotik yoğurtlar,laktozsuz süt,keçi sütü  tercih edilebilir
Peynir tercihi az yağlı yada yağsız olabilir,lor peyniri veya keçi peyniri
Her gün  1  avuç yağlı tohum yenebilir(ceviz,çiğ badem,çiğ fındık)
Zeytinyağı hem yemeklerde hem de salatalarda  tüketilebilir
Her gün 3 tabak çiğ sebze tüketilebilir, özellikle hergün 1 tabak semizotu tüketilebilir
Her gün  3 porsiyon  meyve tüketilebilir, meyvelerde her renk meyve tüketmeye özen gösterilebilir, özellikle mor renkli meyveler; ahududu, böğürtlen, üzüm, mürdüm eriği gibi.
Yanmış yağ tüketiminden yani kızartılmış gıdalardan uzak durulabilir
Alkol ve sigara kullanımından uzak durulmalı
Her gün en az yarım saat-1 saat aralıksız tempolu yürüyüş veya egzersiz  yapılabilir
Her gün 10 dk. kadar güneşlenilebilir (D vitamini aktivitesi)
Stresten  ve stresli ortamlardan, aşırı yorgunluktan, duygusal stresten ve bariz sıcaklık değişimlerinden  uzak durulabilir
Her gün kalsiyum, magnezyum, çinko, D  vitamini besin desteği  şeklinde suplement olarak alınabilir
Her gün 1 yumurta ve 2 su bardağı yoğurt yiyerek günlük kalsiyum ve D vitamini ihtiyacına katkı sağlanabilir
Rutin kan tahlilleri 6 ayda bir yapılabilir , B12 vb. vitamin eksiklikleri olup olmadığına bakılabilir
Gluten ya da laktoz intoleransı olup olmadığı hakkında test  yapılabilir
Ginkgo  Bloba ekstresi kullanılabilir
Ozon tedavisi  uygulanabilir
Tüm MS hastalarına faydalı olabileceğini ve benimde pratikte uyguladığım ilkeleri sizlerle paylaşmış oldum. Sağlık ,sıhhat ve afiyet dileklerimle.