Hepimizin korkulu rüyası meme kanseri,son yıllarda da adını sıkça duyuyoruz.Peki ne yapmalı ,nasıl korunmalı.Aslında risk faktörleri pek de öyle korunmayı sağlayacak türden değil.Çünkü meme kanserinde kayda değer risk faktörü şunlar; aile geçmişi,soy geçmiş önemli sonra ilk adet kanamasının(menarş yaşı) erken yaşta görülmesi,ilk hamileliğin gecikmesi veya hiç hamilelik yaşanmaması gibi belirteçler ön planda.Daha sonra da sağlıksız beslenme,fiziksel aktivitenin azlığı,obezite çevresel risk faktörleri arasında.Beslenmemizde dikkat etmemiz gereken noktalar bence şunlar olmalı.Bi kere kafein içerikli gıdalardan(çay,kahve,kola vb.) uzak durulmalı,çünkü kafein,teofilin gibi maddeler meme dokusundaki hücrelerde aşırı çoğalma yapabiliyor.Bu çoğalan hücrelerde bazen benign(iyi huylu doku), bazen malign(kötü huylu doku) dokulara dönüşebiliyor.E vitamini içeren besinlerin yetersiz alınması vücutta kadınlık hormonları dediğimiz FSH,LH,Östrojen gibi hipofiz bezinden salgılanan hormon salınımını olumsuz etkiler.O yüzden her gün 1 avuç kadar yağlı tohum;ceviz,çiğ badem,yer fıstığı,çiğ fındık yemeliyiz.Tiroid bezi işlevi düşük olan hanımlar da mutlaka bir doktor kontrolünden geçmelidirler.TSH ' ı 3 ve üstü olan bayanlar meme muayenesi yaptırmanızda fayda var.Çünkü iyot yetersizliği ,hipotiroidizm hastalıklarında da meme dokusunda ya iyi ya kötü doku farklılaşmaları olabilir.35 yaşından sonra her sene bir kez meme muayenesi ve senede 1 defa TSH,T3,T4,Anti TG ve Anti-TPO testleri yapılmasında fayda var.Barsak işlevlerinin ve karaciğer işlevinin düzenli olması da meme kanserinden korunmada oldukça önemli.Barsak sağlığı için kabızlıktan korunmalıyız.Kabız olmamak için lifli gıdalarla beslenmeliyiz.Tam tahıl,sebze ve meyveler,salata,kurubaklagiller.Her gün tüketimine dikkat etmeliyiz.Su içmeyen bir toplumuz.Her gün en az 8-10 bardak su tüketirsek barsaklarımızın hareketini hızlandırmış oluruz.Bununla birlikte barsak florasında yaşayan bağışıklığımız için son derece önemli probiyotik bakterilerin sayısını artırmalıyız.Bunu probiyotik içerikli yoğurt ve kefir içerek yapabiliriz.Ya da probiyotik kapsülleri eczaneden temin edip hergün 1 kapsül kullanabiliriz.Karaciğer işlevi de son derece önemli.Özellikle östrojene bağlı meme kanseri riski olduğunda östrojeni vücuttan karaciğer uzaklaştırdığı için karaciğer ve safra kanallarımızın temiz olması,sağlıklı olması şart.Aynı zamanda karaciğer bu işi yaparken B vitaminleriyle ve B 6 vitamini ile bu atımı gerçekleştirir.Yani ekmek yemeden asla sağlıklı bir beslenme gerçekleşemez.Siz siz olun Dukan diyeti ,yok Karatay diyeti gibi diyetisyenlerin önermiş olduğu sağlıklı ekmekten (tam tahıllar,kepekli makarna,tam buğday unundan yapılmış makarna,çavdar ekmeği,kepekli ekmek,tam buğday unu ve ekmeği gibi)yoksun bir beslenme tarzını kesinlikle benimsemeyin.B6 vitamini tüketimi de östrojen birikmesini önler.Bunun için bence en iyi en sağlıklı B6 vitamini kaynağı deniz balıkları kültür balıkları değil,organik tavuk,organik kırmızı et ve ulaşımı daha kolay yoğurttur.Tabi hazır yoğurtlar değil.Evde kendi mayaladığımız yoğurt.Hazır katkılı gıdaların en büyük zararı karaciğeredir,çünkü o gıdanın zararlarını bertaraf etmek için safra fazla salgılamak durumunda kalır.Toksik ögeler dokularda birikir.Bunun için ayda 1 kez karaciğer temizliği yapmalıyız.Bu konuya daha sonra geniş yer vereceğim.
Kalın sağlıcakla..............
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder