28 Mayıs 2015 Perşembe

DÜNYA MS GÜNÜ ,MULTİPL SKLEROZ HASTALIĞINDA BESLENME YAKLAŞIMI

Dünya MS günümüz kutlu olsun.MS hastaları ve yakınlarına ve MS hastalarını takip eden sağlık çalışanlarına  ithafen..............
MS hastalığı genellikle genç erişkinlerde görülen  ve ilerleyen sinir rahatsızlıkları sendromudur. Nedeni, sinir hücrelerini çevreleyen miyelin kılıfın giderek yok olmasıdır. Miyelin kılıfın başlıca görevi  sinir iletilerinin taşınmasını kolaylaştırmaktır. Miyelin kılıf olmazsa sinir işlevi bozulur. MS olgularının yaklaşık üçte ikisi 20-40 yaş arasındadır. Kadınlarda biraz daha sık görülür. MS hastalığının coğrafik dağılımında yüksek risk bölgeleri ABD, Kanada, İngiltere, İskandinavya, Kuzey  Avrupa ,Yeni Zelanda  olarak sayılabilir.
MS hastalığı nöroloji doktoru tarafından takip edilir. Tedavisinde güncel yaklaşımlar kısaca interferon ve bir takım nörolojik,psikolojik ilaç tedavileridir.
MS hastalığında doğal tedavi açısından dünyada dört ana yaklaşım bulunur. Beslenmeye yönelik ,besin desteklerine yönelik ve fiziksel tedavi ve integratif tedavi.
Beslenmeye yönelik tedavide ana esas doymuş yağlardan(tereyağı, iç yağı, kuyruk yağı, hayvansal protein) düşük , doymamış (başta  zeytinyağı, ketentohumu yağı ,balık yağı, soya yağı, hodan yağı, boraj yağı ) yağlardan yüksek bir diyetin MS hastalık sürecini geciktirdiği ve atak sayısını azalttığı sonucuna varılmıştır. Esansiyel (elzem) yağ asit içeriğinin yüksek olması otoimmün yanıtı azaltır, beyne kan gidişini artırır. Esansiyel yağ asitleri w-3 ve w-6  yağ asitleridir. W-3 (alfa linolenik asit) daha çok uskumru, sardalya, somon balığında, ceviz, badem, soya filizi, kuru fasulye, ketentohumu, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Genel olarak omega-3 yağ asitleri “iyi” yağ asitleri; omega-6 yağ asitleri de (ayçiçekyağı, mısırözüyağı) “kötü” yağ asitleri olarak bilinir. Ancak bütün omega-6 yağ asitlerini “kötü yağlar” olarak genellemek doğru bir yaklaşım değildir. Aldığımız omega-6  yağ asitlerinin bir kısmı gamma linolenik aside (GLA) çevrilir . Ancak modern yaşamdaki bir çok faktör (alkol tüketimi, doymuş yağ tüketimi, trans-yağ asitleri tüketimi ; Diabet, yaşlanma, stres, ilaçlar ve viral enfeksiyonlar) vücudun omega-6 yağ asidinden  gelen GLA sentezini engellemektedir. Tüm bu faktörler delta 6 desatüraz enzimini bloke ederek bu etkiyi göstermektedirler. Bu yüzden GLA ‘nın besin takviyesi olarak kullanılması gerekmektedir. Yiyeceklerle gerekli miktarı almka mümkün değildir.Eczanelerde  omega komplex adı  ile alınmalı ve yaşam boyu tüketilmelidir.
 MS hastalarının  Omega 3(w-3) yağ asitlerinden zengin beslenmesi gereklidir.Besin tercihlerinde  balık, ceviz, semizotu üçlüsüne her gün ya da haftada en  az  3-4 kez yer vermesi  gerekmektedir.
W-6 yağ asidinin içinde bulunan GLA pişirme sırasında etkinliği kaybolduğu için GLA kapsülü olarak alınmalıdır.
MS hastası günde 10 gramdan fazla doymuş yağ almamalıdır. Bunu sağlayabilmek için tereyağı, kuyrukyağı, iç yağı hiç tüketmemelidir. Süt, yoğurt ve peynirin yarım yağlı  ya da yağsız olanını tercih etmek uygun olabilir.
Literatürde MS hastalığı ile ilgili besin alerjilerinin de rolü olduğuna dair popüler bir görüş vardır.
Böyle bir kuramı düşündüren ise MS’in coğrafi dağılımı ile beslenme alışkanlıkları arasında bir ilişki kurulmaya çalışılmış. Şöyle ki ; Bu coğrafi bölgeler genelde çiftçilikle uğraşılan bölgeler yani : sütten ve tahıldan zengin bir beslenme şekli  vardır. Bu kuramı kanıtlayan bir bilimsel çalışma olmasa da bazı kişilerin bundan yarar gördüğüne dair anekdotlar vardır.MS hastası şunu deneyebilir. Süt yerine yoğurt,kefir ,ayran,probiyotik yoğurtlar tüketebilir veya laktazlı süt  ya da keçi sütü tüketebilir.
Tahıl tercih ederken de mısır ekmeği veya tam çavdar ekmeği  veya  glutensiz ekmek  tüketebilir.
Pek çok bilimsel araştırma MS hastalarında serbest radikalleri temizleme kapasitesinin azalmış olduğunu ortaya koymuştur. Bunda ana sebep antioxidant enzim glutatyon  peroksidaz aktivitesindeki azalmadır. Azalan aktivite düzeyi sinirlerdeki  hasara karşı miyelin kılıfı özellikle duyarlı hale getirir. Serbest radikallere maruz kalmaya karşı yanıt olarak lipid peroxidler oluşur. Glutatyon peroxidaz enziminin  bir kısmı selenyuma bağlıdır. Selenyumun düşük olduğu bölgeler MS olgularının sıkça görüldüğü bölgelerdir.
 Selenyum, C vitamini ve E vitamininden zengin bir beslenmenin MS hastalığının gidişatına olumlu katkıları olabilir. Bu vitaminlerden zengin bir beslenme için hayvansal ve bitkisel besin kaynaklarını yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmek gerekir. Selenyum kaynakları : deniz ürünleri, böbrek, yürek ve diğer etler ve bitkisel kaynaklardır. Bitkisel kaynaklar pişirilirken selenyumun bir kısmı buharlaşarak kaybolmaktadır. Selenyum durumunun göstergeleri; diyetle alım düzeyi, kandaki düzeyi  ve glutatyon peroxidaz aktivitedir. Plazma düzeyi 44-64 ng/ml’dir. Selenyum  dengesi ABD ‘inde 12 mcg/gün iken Çin’de 1,8 mcg/gün bulunmuştur. Toprağın selenyumdan yetersiz olması bunun başlıca nedenidir. Günlük önerilen selenyum alım düzeyi yetişkinlerde 55 mcg ‘dır. Aşırı alım tırnak ve saçlarda dökülme, sindirim ve sinir sistemi bozuklukları şeklinde toksik etki göstermiştir. Günlük 1 mg’dan çok alım toksik sayılır.Kandaki selenyum seviyelerine bakılarak  serum düzeyi düşük ise selenyumdan zengin diyet verilmeli ve ek takviye alım sağlanmalı ,yeterli ise selenyumdan zengin besinlerin tüketimine ağırlık verilmelidir.Takviye almasına gerek yoktur.
                  E vitamini de antioxidan etkinlik gösteren yağda çözünen bir vitamindir.Bu etkinliği α-tokoferol türevleri gösterir. Antioxidant aktivite gösterir.Özellikle mide,barsak ve karaciğer hücrelerinde A vitamininin oksidasyonunu önler. Doymamış yağ asitlerinin vücut dokularında oksidasyonunu  önler. Hücre zarının yapısına giren çoklu doymamış yağ asitlerinin oksidasyon etkisiyle yıkımını önler. Günlük  gereksinim 15 mg α-tokoferol  eşdeğeri  E vitaminidir. Gereksinmenin 80-100 katı alımının zararlı etkisi görülmemiştir. En zengin E vitamini kaynağı yağlı tohumlardır. Başta soya yağı ,diğer bitkisel yağlar, fındık, fıstık, ceviz ,badem, buğday özü(rüşeym) dir.
           C vitamini de aynı E vitamini ve Selenyum gibi   antioxidant etki göstermektedir. C vitamini özellik olarak suda kolayca çözünen bir vitamindir. Su içinde besinler pişirilirken C vitamini pişirme suyuna geçer. Pişirme sırasında eklenen alkalilerde vitamin aktivitesinin kaybına yol açar. Günlük C vitamini alımı 90 mg/gün’dır.1 porsiyon salatada yaklaşık 80-120 mg C vitamini bulunmaktadır. Bu yüzden MS hastalarının günde 3 kez çiğ sebze ve meyve yemeye özen göstermeleri gerekmektedir.Pişmiş sebzelerde vitamin kayıpları olabilir, çiğ meyvelerde kesildikten sonra hemen tüketilmeli ve ışığa maruz bırakılmamalıdır. C vitamini  kayıpları olur. C vitaminin en önemli kaynakları sebze ve meyvelerdir. Bir sebze ve meyvenin C vitamini değeri türüne , yetiştiği toprağa, iklime ve olgunluk derecesine göre değişir. Genellikle ham sebze ve meyve iyice olgunlaşmışından daha çok C vitamini kapsar. Yine güneş ışığından çok yararlanan bitkilerin C vitamini değerleri güneş ışığı az olanlardan yüksektir. En çok C vitamini bulunan besinler :  Kuşburnu,kızılcık, maydonoz, yeşil sivri biber,karnabahar,ıspanak,çilek,portakal,greyfurt,limon vb. dir.
          D vitaminin immun fonksiyonda önemli anahtar rolü olduğu üzerine yapılan birçok araştırma bulunmakta ve halen d vitamini ve oto immun hastalıklar,diabet,kanser gibi hastalıklarla da ilişkisi araştırılmaktadır.Bugün pubmed ve medline gibi bilimsel dergilerde yayınlanan çalışmalarda görmek mümkün.Bugüne kadar yapılan epidemiyolojik çalışmalara baktığımızda , toplumda artan MS insidansının , düşük 25(OH)D3 seviyesiyle açıklanabileceği ve dolayısıyla Vitamin D eksikliğinin MS gelişiminde önemli bir risk faktörü olduğu belirtilmiştir. Vitamin D’nin MS’in oluşumunu engelleyici immunomodülator etkisinin olduğu ve vitamin D alımının MS başlangıcından önce hastalığa bağlı nörodejenarasyonu yavaşlattığı ve hastalığın ileri dönemlerinde de hastalığın morbiditesini etkilediği belirtilmektedir . Teşhis konan hastalarda  dahi vitamin D verilmesinin hastalık aktivitesini engellediği yönünde sonuçlar rapor edilmiştir . MS hastalarında vitamin D eksikliğinin vitamin D alımıyla giderilmesi ve hedef seviyenin en az 30 ng/mL olması gerektiği vurgulanmıştır.Yapılan bir çalışmada  1  yıl boyunca günlük 40.000 ünite D vitamini tedavisi verilen MS hastalarının yaklaşık %50’sinde fayda sağladığı belirtilmiştir. MS ‘li  hastalarda D vitamini desteğinin inflamatuar öncüsü sitokinleri azaltırken, antienflamatuar sitokin salınımını arttırdığı 6 ay süre ile günde 1000 IU D vitamini desteği yapılan MS’li olgularda serum 25(OH)D ile anti-enflamatuar sitokin (TGFbeta-1, IL-13) düzeylerinde artma olduğu saptanmıştır. MS prevalansının düşük olduğu güneş gören coğrafyada yaşayanlarda yapılan çalışmalarda ise MS’ den  korunmak için gerekli optimal serum D vitamini düzeyinin 100 nmol/L (40 ng/ml)’nin üzerinde olması gerektiği bildirilmektedir. Bu serum düzeyine ulaşılabilmesi için güneş ışığından yoksun bir kişinin günde 100 mcg D vitamini  desteği alması gerekmektedir.
B12 vitamin yetersizliği  de ve bu vitaminle ilgili doğuştan gelen metabolizma kusurları da  merkezi sinir sistemindeki sinir liflerinde miyelinsizleşmenin bilinen nedenleridir. Literatürde MS hastalarının kan serumunda , alyuvarlarında  ve merkezi sinir sisteminde B12 vitamini düzeylerinin düşük olduğuna ilişkin bulgular vardır. Merkezi sinir sistemi ile birlikte  B12 vitamini eksikliği hastalığı gidişatını agresifleştirebilir veya bir başka miyelinsizleşme nedenini uyarabilir. İnsan B12 gereksinmesini hayvan dokularından ve mikroorganizmalardan sağlar. İnsan dışkısı ile günde 5 mcg civarında vitamin B12 atılır. Bu, kalın barsaktaki bakteriler tarafından sentezlenir. Vitamin B12 ince barsağın ileum bölgesinden emildiğinden kalın barsakta sentezlenen vitaminden insan yararlanamaz. Bazı araştırma raporları ,ince barsak bakterilerinin de önemli miktarda vitamin B12 sentezlediklerini göstermektedir. Pseudomonas, kleksilla, clostridia, veillonella ve fusiform bakterileri, vitamin B12 sentezlemektedirler. İnce barsakta sentezlenen B12 ‘nin bir kısmının ortamda bulunan serbest intrinsik etmenle bağlanarak emilebildiği  sanılmaktadır. Bitkisel besinlerin ince barsak mikroflorasının B12 sentezlenmesine yardımcı olduğu , böylece yalnız bitkisel besinlerle beslenen insanlarda , vejetaryenlerde beklenen düzeyde vitamin B12 yetersizliğinin görülmediği bildirilmiştir. Sakatat, et, süt, yumurta, balık  B12 vitamininin en iyi kaynaklarıdır.
Egzersiz yapmak ,yürüyüş yapmak ,platez yapmak MS hastalarının genel sağlığını önemli ölçüde iyileştirdiği ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkilediği yapılan çalışmalarda saptanmıştır.
Çok etkili olduğu kanıtlanmamış olsa da ginkgo bloba ekstresinin antioxidant aktivasyonu düşünülerek kullanımı önerilebilir, yine ozon tedavisi  doktor kontrolünde önerilebilir. Yine hasta doktor tarafından  emilim bozukluğu açısından değerlendirilmeli gerekli durumlarda protein sindirim enzimleri  içeren  pankreas ekstreleri, bromelain, papain preparatları  kullanılabilir.
Özet olarak  MS hastalarının beslenmelerinde pratik tavsiyelerimiz şu şekilde özetlenebilir  ;
Her gün yada haftada 3-4 kez balık tüketilmeli, somon, uskumru  ,ton balığı gibi soğuk su balıkları
Her gün elzem yağ asitleri(w-3,w-6,w-9=omega  kompleks )  besin desteği şeklinde suplement olarak alınmalı
Kırmızı etten, şarküteri ürünlerinden mümkün olduğunca   uzak durulmalı, hayvansal protein ihtiyacı sıklıkla balıktan, organik tavuk ve hindi etinden ve bitkisel protein kaynakları kurufasulye, nohut, mercimek, barbunya ve börülceden karşılanmalı.
Süt yerine yoğurt, kefir, probiyotik yoğurtlar tercih edilmeli. Süt içmek istiyorsak laktozsuz süt ve keçi sütü  tercih edilmeli

Peynir tercihi  sindirimi kolay alerjen özelliği olmayan lor peyniri veya keçi peyniri tercih edilmeli
Her gün  1  avuç yağlı tohum yenmeli (ceviz,çiğ badem,çiğ fındık,yer fıstığı)
Zeytinyağı hem yemeklerde hem de salatalarda  kullanılmalı
Her gün 3 porsiyon çiğ sebze tüketilmeli, özellikle hergün 1 porsiyon  semizotu tüketimine özen gösterilmeli
Her gün  3 porsiyon  meyve tüketilmeli, meyvelerde her renk meyve tüketmeye özen gösterilmeli, özellikle mor renkli meyveler; ahududu, böğürtlen, üzüm, mürdüm eriği gibi.Bununla birlikte bromelain’den zengin tropikal ananas meyvesi  her gün 1 dilim kadar tüketilmeli
C vitamini,selenyum,B12 vitamini,magnezyum,çinko  ve E vitamin düzeylerine bakılmalı, diyet ve gıda takviyesi önerisinde bulunulmalı
Yanmış yağ tüketiminden yani kızartılmış gıdalardan uzak durulmalı
Alkol ve sigara kullanımından uzak durulmalı
Her gün en az yarım saat-1 saat aralıksız tempolu yürüyüş veya egzersiz  yapılmalı
Her gün 10 dk. kadar güneşlenilmeli (D vitamini aktivitesi)
Stresten  ve stresli ortamlardan, aşırı yorgunluktan, duygusal stresten ve bariz sıcaklık değişimlerinden  uzak durulmalı
Her gün kalsiyum, magnezyum, çinko, D  vitamini besin desteği  şeklinde suplement olarak alınmalı
Her gün 1 yumurta ve 2 su bardağı yoğurt yiyerek günlük kalsiyum ve D vitamini ihtiyacına katkı sağlanmalı
Rutin kan tahlilleri 6 ayda bir yapılmalı , B12 ,ferritin,d vitamini vb. vitamin ve mineral  eksiklikleri olup olmadığına bakılmalı
Gluten ya da laktoz intoleransı olup olmadığı hakkında besin intolarans testi  yapılmalı
Ginkgo  Bloba ekstresi kullanılmalı
Propolis,zerdeçal(turmeric),ginseng,karabaş otu ,üzüm çekirdeği ekstresi içeren bitkisel gıda beyin oniği,antioksidant,antiinflamatuar ve antiviral etkilere sahip olduğu için gıda takviyesi olarak  kullanılmalı
Ozon tedavisi ,akupunktur,hacamat=kupa terapisi,sülük  tedavisi  gibi tamamlayıcı tedaviler doktor kontrolünde uygulanmalı.
Tüm MS hastalarına ve diyetisyen meslektaşlarıma faydalı olabileceğini düşündüğüm ve benimde pratikte uyguladığım Multıpl Skleroz’da  diyet , beslenme ve gıda takviyesi ilkelerini  sizlerle paylaşmış oldum.
Sağlık ,sıhhat ve afiyet dileklerimle.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder